Kuru cilt pürüzsüz ve kadife gibidir. Genetik bir mirastır bunun dışında ilerleyen yaşlarda yağ bezleri küçüldüğünden cildin yüzeyindeki koruyucu bariyerde (hidrolipidik tabakada) su ve lipid eksikliği daha belirgin hale gelir. Cilt yüzeyinde gerginlik hissi belirginleşir, yer yer pullanmalar görülür. Cilt mat bir görünüme kavuşur. İnce çizgiler oluşmaya başlar. Ciltte kızarıklık ve kaşıntı oluşur.
Kuru ciltler kendi içinde değişkenlik gösterir. Çok kuru / kuru ya da normalden kuruya dönük olarak ifade edilir.
Çok Kuru Cilt: Yüzün tamamı kurudur. Kızarıklık, kaşıntı ve gerginlik oluşur. Nemsizlik sebebiyle çok erken yaşlardan itibaren ağız çevresi, göz çevresi, yanaklarda ince çizgiler oluşur. Çok kuru ciltlerde egzama ya da benzeri cilt rahatsızlıklarına sıkça rastlanır. Ürün kullanılmış olmasına rağmen kremin yeterli olmadığı birkaç saat içinde kuruluğun yeniden oluştuğu dile getirilir. Cilde sürülen ürün hemen cilt tarafından emilir.
Kuru Cilt: Ciltte yeterli sebum olmadığından zaman zaman pullanır, mattır, gergindir. Cilt yapısına uygun yoğun nemlendirici ve besleyici kremler kullanılması halinde gün boyu cildin konforu sağlanır.
Normalden Kuruya Dönük Cilt: 20’li yaşlarda normal cilde sahipken 30’lu yaşlardan sonra dış faktörlerin de etkisiyle cilt kurur. Yaz dönemlerinde hafif nemliyken kış aylarına yaklaştıkça hava koşullarının sertleşmesi ile cilt kurur. Isı değişimleri cildin çok daha fazla su kaybetmesine neden olur. Ciltte mat ve gergin bir görünüm oluşur. Kış aylarına yaklaştıkça yaz döneminde kullanılan nemlendiricilerin yerine daha besleyici kremler kullanılması gerekir. Böylece gün boyu cildin konforu sağlanır.
Yapılmaması gerekenler nelerdir?
1. Banyoda fırça, kese kullanılmamalıdır.
2. Sert peelingler yapılmamalıdır.
Sosyal Medyada ya da kulaktan kulağa gelen kahve, karbonat, toz şeker, kaya tuzu gibi evde bulunan malzemelerle peeling yapmak doğru değildir. Bahsedilen malzemelerle peeling yapılması halinde cilt çizilip tahriş olacaktır. Daha fazla kızarıp reaksiyon gösterecektir.
3. Cildi kurutucu temizlik malzemeleri kullanılmamalıdır.
4. Günlük bakım kremi sürmeden dışarıya çıkılmamalıdır.
5. Göz kremi sürmeden dışarıya çıkılmamalıdır.
Kuru Cilt Bakımında Püf Noktalar
Kuru ciltlere en etkili çözüm; Erken yaşlardan itibaren yağ karışımları ile akşamları masaj yapma alışkanlığı kazanmaktır (Masaj uygularken göz çevresine gelmemelidir).
Cilt doğal koruyucu bariyerini kendi oluşturamıyorsa bizim bunu oluşturmak için destek vermemiz önemlidir.
Uygulayacağınız yüz masajında sabit yağlara birkaç damla uçucu yağ ilave edilmesi, aromaterapi etkisiyle hem bedensel hem de ruhsal olarak olumlu hissetmenizi sağlayacaktır. Böylece bir süre sonra sizin için rutin olan masaj işlemi keyifli hissettiğiniz bir terapi seansına dönüşecektir.
Kuru ciltlerde hangi yağları kullanmalıyım?
Sabit Yağlar: Aynı Safa, Ayçiçeği, Avakado, E Vitamini, Jojoba, Kuşburnu, Nar Çekirdeği, Shea (karite yağı), Üzüm Çekirdeği
- Aynı Safa: Onarıcı, nemlendirici, hassas ciltlerde dengeleyici, tahrişleri iyileştirici, kaşıntı giderici, egzama, problemlerinde etkilidir.
- Ayçiçeği: Antioksidan etkiye sahiptir. İçerdiği linoleik asit, cildin doğal bariyerini korumaya yardımcıdır. Anti-inflamatuar etkisiyle egzamalı kuru ciltlerde oldukça faydalıdır.
- Avokado: Antioksidan etkiye sahiptir. Cildin yenilenmesini sağlar. Serbest radikallerden korunmaya yardımcı olur. Sedef, egzama, güneş yanığında etkilidir.
- E Vitamini: Yoğun nem vererek cildin koruyucu bariyerini güçlendirmeye destek olur. UV hasarı ve kırışıklıkları onarırken aynı zamanda elastikiyetini artırır.
- Jojoba: Tüm cilt tiplerine uygun olan Jajoba yağı cildi nemlendirir ve cilt iltihaplanmalarına iyi gelir.
- Kuşburnu: Antioksidan etkiye sahiptir. Nemlendirici, hücre yenileyici ve kırışıklık gidericidir. Egzamaya iyi gelir.
- Nar Çekirdeği: Antioksidan etkiye sahiptir. A-D-K-C-E vitamini içerir. Çinko, demir, potasyum, demir, punik ve ellagik asitler bakımından zengindir. Doğal anti-inflamatuar özelliği ile cilt kızarıklığına ve kızarıklığa neden olan tahrişi hafifletir. Yaraları iyileştirir. Hücre yenilenmesini sağlayarak cilt hasarlarını önler.
- Shea: Çok değerli bir yağdır. Diğer bitkisel yağlarla karşılaştırıldığında en yüksek orandaki fito- kimyasalları içerir, içeriğindeki triterpanol çok yüksektir. Cildi sıvı kaybından korur. Yara yanık ve iltihaplı durumlarda iyileşme sürecini destekler. Nem bağlayıcı özellikleriyle cilde yumuşaklık verir. Yaşlanma karşıtıdır.
- Üzüm Çekirdeği: Yüksek oranda E vitamini içerir. Bundan dolayı cilt pigmentlerinin daha iyi çalışmasını sağlar. Anti-aging açısından çok güçlüdür. İnce ciltte yüzeyde görülen kılcal damarların onarılmasında çok etkilidir.
Uçucu Yağlar: Gül, Lavanta, Sığla(günlük), Papatya
- Gül: Vitamin, mineral ve antioksidan açısından güçlüdür. Nem tutucudur. Cilde yumuşaklık vererek tahriş hissini azaltır. Antiseptik özelliği ile bakterilerin üremesini önler.
- Lavanta: Değerli uçucu bir yağdır. Cilt için yenileyici ve sakinleştiricidir. Antiseptik etkisiyle bakterilere karşı koruyucu bir bariyer oluşturur.
- Sığla (günlük): Boswellia Carterii ağacının reçinesinden çıkarılan sığla yağı, dünyanın en ünlü ve en değerli uçucu yağlarından biridir. Zengin yapısı ile iç ve dış etkenlerden zarar görmüş ciltleri onarır. Yaşlanmayı geciktirir. İnce çizgilerin görünümünü azaltmaya ve cildin pürüzsüz hale gelmesine yardımcı olur.
- Papatya: Cildi nemlendirir ve yumuşaklık sağlar, iltihabı azaltır, aromaterapi özelliği ile sakinleştirici etkiye sahiptir
Kuru Cilt Bakım rutini nasıl olmalıdır?
1. Günlük 2 litre su tüketiniz.
2. Günde 2 kez yumuşak bir temizleyici ile cildinizi temizleyiniz.
3. Akşamları besleyici ve cilt bariyerini güçlendirici yağlar ile 3-5 dakika masaj yapınız. (Yağı yıkamayıp ciltte bırakınız).
4. Yağ emdikten sonra nem oranı yüksek besleyici bir krem sürünüz.
5. Göz çevresi kreminizi asla ihmal etmeyiniz.
6. Haftada bir kez ölü hücrelerden cildi arındırmak için yumuşak granüllü peeling uygulayınız.
7. Haftada iki kez cildi canlandıran nem maskesi uygulayınız.
Unutmayınız ki cildin yüzeyindeki doğal su ve lipid dengesini sağladığımızda koruyucu bariyer güçlenecek ve dış etkenlere karşı daha dayanıklı olacaktır.